Barselona’ya gidenler bilirler Gaudi’nin bir katedrali vardır, La Sagrada Familia nam-ı diğer Bitmeyen Kilise ... Gaudi yaşarken bitirememiş giderken de bir plan bırakmamış, hayat gibi ... La Sagrada Familia’nın 4 kulesinden en yükseği İsa’yı, daha alçak olanı Meryem’i,18 çan kulesinin 12’si havarileri, dördü ise dört İncil’i simgeliyor. Bazilikada hiçbir duvar dik, hiçbir kolon düz değil ve kesintisiz bir hareketlilik oluşturulmuş. Gaudi yapımda insan, hayvan figürleri, yapraklar ve şehirdeki çınarlardan ilham almış. Kilisenin bir diğer özelliği de salyangoz kabuğu şeklinde göğe yükselen sarmal merdivenler.. La Sagrada Familia, doğuda İsa’nın doğumuna adanan Nativity, batıda İsa’nın çarmıha gerilişini simgeleyen Passion ve güneyde Tanrıya giden yolu temsil eden tamamlanmamış Glory isimli üç cepheden oluşuyor. Doğu cephesinde sağ tarafta inancı, sol tarafta umudu, ortada ise merhameti simgeleyen üç kapı ve Hristiyan kültürüne ait hikayeler ağaç şeklindeki kolonlara resmedilmiş. İlk bakışta her yeri başka bir masaldan koparılmış, deli saçması , eğreti bir yapı gibi gelse de gözlerinizi alamazsınız bu peri masalını andıran şatodan. ... İşte HAYAT da Bitmeyen Bazilika gibi muhteşem ve karmaşık bir yapı. Nerede kopacağı belirsiz ve arkada bırakmak için çizdiğiniz planın her an kendini azlettiği .. El yordamı ilerlediğiniz sihirli bir masal... Gaudi de böyle anlaşılmaz eserler bırakmış hayat gibi inişli- çıkışlı , eğri-büğrü, sesli-sessiz, kargaşa- sükunet, bahar-kış, güzellik- çirkinlik hepsi bir bütüne hizmet eden.. Rüya içinde rüyanın yaşandığı. Biraz şehirde dolaşıp ve Gaudinin eserlerine baktığınızda düz hiçbir şeye rastlamazsınız yine hayat gibi ... üstad doğada uzun uzun gezermiş ve onları binalara, parklara, katedrallere dönüştürüp eğri büğrülükten şahaserler çıkarmış ve illa ki Tanrı’nın eşsiz kulları defterine de yazılarak ... Düşündüm Gaudinin şaşırtıcı eserleri, düz olmayan çalkantılı duygularını doğada kim barındırır? Tabi ki KADINLAR... Biz sevmeyiz dümdüz şeyleri Belki de yaşamında yalnız olan Gaudi, kadınlara benzetti bu çapraşık katedrali, bizi anlatmak istedi. Tek tek huylarımız çekilmez olsa da ya bütünümüz??.. Bakmaya, reddedilmeye, kızmaya ve Sevmeye doyamadığınız.. Küçükken oyunları kuran o inatçı kollarını önlerinde bağlayıp başını yukarı kaldıran küçük kızlar, biraz büyüyünce İlk sevdalarda toy erkekleri sudan çıkmış balığa döndürmez mi? Ama biraz olgunlaşıp anne olunca hele de biraz susmayı öğrendiğinde işte aynı Gaudinin Sagra de Familia da hayata geçirdiği gibi yavrusuna ağaç olur, evine yuva olur ama nihayetinde karmakarışık aşık olup herşeye Bilgece bakmaz mı? Kırılıp küserse salyangoz gibi çekiliverir kabuğuna. Aşık olduğunda çiçeklerden görünmez her yeri açar mis kokular saçar ortalığa... Sagra de Familia yı bir daha seyrettim ve barındırdıkları inanç, umut ve merhamet kapılarıyla kadınları bu katedrale, Katedrali ise hayata benzettim. Gaudi yaşarken bitirememiş giderken de bir plan bırakmamış, hayat gibi... Her gün yeni plan için gözünüzü açtığınızda bu yapının tamamlanmamış bölümünün size sunulduğunu düşünün Heyecanla her yeni güne yeni planlarla başlama şevki temennilerimle Arzu Hâl... |
Yorum Yazın